“The Roses”, sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmış, 1989 yapımı kült kara komedi “The War of the Roses”un modern bir yorumu olarak karşımıza çıkıyor. Warren Adler’ın 1981 tarihli romanından uyarlanan ve Danny DeVito’nun yönettiği, Michael Douglas ve Kathleen Turner’ın başrollerini paylaştığı orijinal film, boşanma sürecindeki bir çiftin acımasız mücadelesini trajikomik bir dille anlatarak büyük beğeni toplamış, Altın Küre ve BAFTA adaylıkları kazanmıştı. Şimdi ise bu unutulmaz hikaye, günümüz dinamikleriyle yeniden hayat buluyor.
Perde Arkasındaki Güçlü İsimler
Yeni “The Roses”ın yönetmen koltuğunda, “Bombshell” ve “Trumbo” gibi başarılı filmleriyle tanıdığımız Jay Roach oturuyor. Roach’un karakter odaklı anlatım gücü ve gerilimi mizahla harmanlama yeteneği, projenin potansiyelini daha da artırıyor. Senaryo ise son yılların en dikkat çeken kalemlerinden birine, “The Favourite” ve “Poor Things” gibi Oscar’lı filmlerin yaratıcısı Tony McNamara’ya emanet. McNamara’nın keskin diyalogları, absürt mizah anlayışı ve karakter derinliği yaratmadaki ustalığı, “The Roses”a benzersiz bir tat katacağının sinyallerini veriyor. Bu ikilinin bir araya gelmesi, filmin hem düşündürücü hem de eğlenceli olacağına dair beklentileri yükseltiyor.
Mükemmel Görünen Hayatların Ardındaki Savaş Alanı: Ivy ve Theo
Film, dışarıdan bakıldığında kusursuz bir hayata sahip gibi görünen Kaliforniyalı çift Ivy (Olivia Colman) ve Theo’nun (Benedict Cumberbatch) hikayesine odaklanıyor. Başarılı kariyerler, mutlu çocuklar ve tutkulu bir aşk… Ancak bu parlak tablo, Theo’nun kariyerinde yaşadığı sarsıntı ve Ivy’nin beklenmedik yükselişiyle birlikte çatırdamaya başlıyor. Yıllarca bastırılmış öfke, hayal kırıklıkları ve gizli rekabet duyguları su yüzüne çıktıkça, çiftin evi ve evliliği tam anlamıyla bir savaş alanına dönüşüyor.
Benedict Cumberbatch, Vanity Fair’e verdiği röportajda filmi şu sözlerle özetliyor: “Bu film, birbirini yoğun bir şekilde seven ama sonunda aynı yoğunlukta nefret etmeye başlayan iki insanın hikâyesi. Aile ilişkilerinin beslenip büyütülmemesi durumunda nasıl çürüyebileceğini çok tanıdık bir şekilde gösteriyor.” Cumberbatch’in bu sözleri, filmin sadece bir boşanma komedisi olmadığını, aynı zamanda ilişkilerin karmaşık doğası ve ihmalin yıkıcı sonuçları üzerine derinlikli bir keşif vaat ettiğini gösteriyor. Colman ve Cumberbatch gibi iki usta oyuncunun, bu duygusal gelgitleri ve karakterlerin dönüşümünü nasıl yansıtacağı ise şimdiden büyük bir merak konusu.
Göz Kamaştıran Yardımcı Kadro
“The Roses”ın başarısı sadece başrol oyuncularıyla sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. Filmde ayrıca Andy Samberg, Allison Janney, Ncuti Gatwa, Kate McKinnon, Sunita Mani, Jamie Demetriou, Zoë Chao ve Belinda Bromilow gibi birbirinden yetenekli ve sevilen isimler de yer alıyor. Bu zengin kadro, filmin komedi ve drama dengesine önemli katkılar sunarak hikayeyi daha da katmanlı hale getirecektir.
Neden Heyecanlanmalıyız?
“The Roses”, modern ilişkilerin karanlık ve komik yönlerini cesurca ele alan, yıldızlarla dolu bir yapım olmaya aday. Olivia Colman ve Benedict Cumberbatch’in kimyası, Jay Roach’un yönetmenlik vizyonu ve Tony McNamara’nın sivri dilli senaryosu birleştiğinde ortaya unutulmaz bir sinema deneyimi çıkması bekleniyor. İlk fragmanın yarattığı etki, filmin hem güldüreceğini hem de düşündüreceğini işaret ediyor. Özellikle ilişkilerin iniş çıkışları, egoların çarpışması ve “mükemmel hayat” illüzyonunun çöküşü gibi temalarla ilgilenen izleyiciler için kaçırılmaması gereken bir yapım olacak.
Film, aynı zamanda Benedict Cumberbatch’in yapım şirketi SunnyMarch’ın da imzasını taşıyor, bu da oyuncunun projeye olan inancını ve kişisel bağlılığını gösteriyor.
“The Roses”, 29 Ağustos 2025 tarihinde ABD sinemalarında vizyona girecek. Bu heyecan verici kara komediyi ve Colman ile Cumberbatch’in unutulmaz performanslarını izlemek için sabırsızlanıyoruz!
